Pandemi dönemi Sosyal Medya Kullanımı - Archerson

Pandemi dönemi Sosyal Medya Kullanımı


SOSYAL MEDYA YÖNETİCİSİ DAMLA TOPRAK İLE PANDEMİ DÖNEMİNDE SOSYAL MEDYA HAKKINDA GERÇEKLEŞTİRDİĞİMİZ RÖPORTAJ Pandemi döneminin yarattığı etkiyle, günlük yaşamımızda birçok alışkanlığımızda değişimler gerçekleşti. Bununla birlikte, pandeminin sosyal medyaya olan etkisini ve sosyal medyanın önemini Sosyal Medya Yöneticisi Damla Toprak ile röportajımızda ele aldık. Bilgi ve deneyimleri aktarmayı kabul ettiği için Archerson adına Damla Toprak’a teşekkür ederim. PANDEMİ DÖNEMİNİN SOSYAL MEDYAYA VE SOSYAL MEDYAYI KULLANIŞ BİÇİMLERİMİZE OLAN ETKİSİ SİZCE NASIL OLDU? Covid-19’un çok ciddi biçimde yaşandığı bugünlerde insanlar karantina sürecinde daha çok evlerinde zaman geçiriyorlar. İnsanların çoğu uzaktan çalışma modeliyle işlerini sürdürüyor. Belli yaş altı ve üstünde bir grup sokağa çıkma sınırlamasına tabi. Dolayısıyla bu süreçte özellikle gençler sosyal medyada çok ciddi bir biçimde varlık gösteriyorlar. Yani sosyal medya platformlarında geçirdikleri zaman aralığı biraz daha yükseliyor. Bu da firmaların ürünlerinin tanıtım ve reklamları için sosyal medyada var olmasını zorunlu hale getiriyor. İnsanların gündelik hayatından sosyal ve çalışma hayatına kadar, yaşayış ve davranış biçimlerini değiştirmek zorunda bırakan küresel salgın, dijital dünyanın kullanım alanlarının genişletmesine ve de kullanım sürelerinin artmasına imkânı verdi. Bunun sonucunda da pazarlama açısından farklı bir tablo ile karşı karşıya kaldık. Özellikle de tüm iletişim araçları vasıtasıyla sosyal mesafenin korunması uyarıları, ardından sokağa çıkma sınırlandırmaları, fiziken yapılan alışverişlerin bile dijital ortamdan yapılması sonucunu ortaya çıkardı. Tüm üretici firma da ürünlerini satabilmek için dijital dükkanlarını oluşturup, sosyal medya araçları ile hızlı bir şekilde reklam çalışmalarına başladı. Örneğin, çalıştığımız yeme içme sektöründeki şirketler pandemi yasakları içerisinde belirli süreler kapalı kaldı ve en çok bu dönemde reklama para harcadılar. Çünkü yeme içme sektörü için verilen ve bugüne kadar çok önem vermedikleri paket servis uygulaması bu süreçte tek gelir kapıları oldu. Daha önce beki de önemsemedikleri paket servis hizmetini tanıtabilmek

için de dijital pazarlama araçlarına hiç harcamadıkları kadar reklam bütçeleri harcamaya başladılar. Bu süreçte yapılan reklamlarla doğru orantılı olarak da gelirleri de katlanarak arttı.

Covid-19 öncesinde dijital platformlarda “gösterme” olgusu ön plana çıktığı için, insanlar göstererek sosyal medyada var oluyorlardı. Ne giydim, ne yedim, nerdeydim göstermelerini takip eden ve bunları taklit ederek var olmaya çalışan milyonca kişi var. Salgının ortaya çıktığı günlere baktığımızda ise insanlar ne yapacaklarını bilemediler. En temel motivasyon hayatta kalmak ve karşılaşabilecekleri riskleri minimize etme, olgusu oldu. Hatta insanlığın en temel meselesi Covid-19 oldu ve içerik üretiminde form olarak değişiklikler yaşandı. Covid- 19 öncesi; gezi, yeme-içme, daha çok dışarıdaki faaliyetleri içeren paylaşım döngüsü vardı. Korona günlerinde baktığımızda hane halkının ekmeğini, yaptığı yemeği paylaştığını gördük. Bu süreçte göstermek yerine bilgi veren içerikler çok daha fazla okunur ve takip edilir oldu. Özellikle hastaneler ve doktorların dijital platformlarda gerçekleştirdiği canlı yayınlarına katılımcı sayısında, pandemi öncesine göre inanılmaz bir artış yaşandı. Süreci doğru yöneten, doğru bilgi içerikleri ile var olan firmalar bu süreçte dijital platformlarda hızla büyüdüler. Sosyal medyadaki değişimin önemli bir parçası da kullanıcı davranışlarındaki değişim oldu. Hedef kitlenin her mecrayı gördüğü, ses verdiği, yön verdiği bir dönemdeyiz. Aslında bunun markalara çok önemli bir artı nokta kattığını düşünüyorum. Kullanıcıların markalar hakkındaki olumlu olumsuz düşüncelerini bu kadar şeffaf bir reaksiyona dönüştürmeleri, markaların gelecek dönem yapılandırmalarını oldukça etkileyecektir. Markalar için de, sadık hedef kitlelerinden ses alarak gelişim sağlamaları için harika bir dönem.

Yorum Yap